Konkordato ilan eden şirketlerin kiracı olması durumunda kiraya verenlerin kira parası alacaklarını nasıl alabilecekleri veya kira parasını alamayan mal sahiplerinin taşınmazı tahliye ettirip ettiremeyecekleri birçok vatandaş tarafından araştırılmaya başlandı...
Konkordato ilan eden firmanın, faaliyetini sürdürdüğü taşınmazlarda kiracı olması halinde kiraya verenlerin kira parası alacaklarını nasıl alabilecekleri veya kira parasını alamayan mal sahiplerinin taşınmazı tahliye ettirip ettiremeyecekleri merak ediliyor. İşte Ekohaber´den Avukat Öztürk Yazıcı´nın ?´Konkordato ve kira alacakları´´ yazısı...
İcra iflas yasasında yapılan düzenlemelerle, borçlarını yapılandırmakta güçlük çeken özel şahıs ve şirketler için iflasın ertelemesi müessesesine son verilmiş ve konkordato hükümleri yeniden ele alınarak değişiklikler hayata geçirilmiştir. İlerleyen aşamada da pek çoğumuzun bildiği üzere konkordatonun da iflas erteleme müessesesi gibi çığrından çıkarılıp kötü niyetlere kurban gitmemesi için bir takım disiplinlere gidilmiştir.
Ancak uygulamada pek çok sorun halen çözümsüz veya soru işaretli. Bunlardan biri de konkordato ilan eden firmanın, faaliyetini sürdürdüğü taşınmazlarda kiracı olması halinde kiraya verenlerin kira parası alacaklarını nasıl alabilecekleri veya kira parasını alamayan mal sahiplerinin taşınmazı tahliye ettirip ettiremeyecekleri sorusu.
Sahip olduğunuz taşınmazınızı bir şirkete kiraya verdiniz ve kira parasıyla geçiminizi sağlıyorsunuz.
Kiracınız olan şirket konkordatoya gitti. Mahkemeden geçici ve kesin süreler aldı. Kiracınıza kira takibi yapamıyor, sözleşmedeki tahliye hükümlerinden yararlanamıyor ve ne mahkeme ne de icra yoluyla aylarca, yıllarca hiç bir işlem yapamıyorsunuz. Kira parasını alamadığınız için sizin de mali durumunuz bozuluyor, okula gönderdiğiniz çocuğun taksitlerini ödeyemiyor, çaresiz apaçık biçimde ortada kalıyorsunuz.
Konu, İcra İflas Yasası veya başka bir kanunda açıkça düzenlenmediği için bu durumda kiracıya karşı hukuken yapılabilecekler sorusunun cevabı maalesef açıkta.
Bu tarz soru ve sorunlar için uyuşmazlığın mahkemelerince karara bağlanması, üst yargı olan istinaf mahkemeleri hatta son mertebede yargıtay tarafından emsal karar oluşturulması beklenmekte.
Ancak, memlekette bu tarz kararlar için yargıtaya kadar gidip gelme süreci uzun yıllar aldığından mağduriyetler, cevapsız soru ve farklı uygulamalar maalesef devam edeceğe benzer. Süreç içinde de mal sahipleri, taşınmazlarını şirketlere kiraya verirken teminatlar hususunda iki değil dört kez düşünmek durumundalar.
Farklı görüşlere göz attığımızda da birlik göremiyoruz. Bir kısım müellife göre konkordato mühleti içinde İİK m. 272-275 uyarınca tahliye takibi başlatılabilir yahut devam ettirilebilir. Çünkü burada tahliye takibinin konusu borçlunun malvarlığı değildir. Buna karşılık, karşıt diğer görüşe göre konkordato mühleti içinde borçluya karşı İİK m. 269-269d hükümleri uyarınca ilâmsız tahliye takibi yapılamaz yahut daha önce başlatılmış bulunan takiplere devam edilemez. Çünkü söz konusu takibin bir bölümünün (kira alacağı) konusu borçlunun malvarlığıdır.
Üçüncü ve son görüşe göre ise (Kuru hocamız) kiralayan ile kiracı arasında yeni bir kira sözleşmesi yapılmasına imkan verilerek işleyecek kira bedellerinin konkordato şartlarına tâbi olmadan tümüyle ödenmesi güvence altına alınmalıdır. Görüş ve uygulamaların bir an önce birliğe kavuşmasını diliyoruz. Empati ile hak dengesi sağlanmalıdır.