Eylül ayı başında telefonun diğer ucundan Kasabalı (Manisa Turgutlu) dostlarımızdan soruyla gelen bir istek “Yayladan dönüş göçü ne zaman yapıyorsunuz? Bizde katılmak istiyoruz”. Haziran ayının son haftasında 3 gece 4 gün süren 20.Göcek Gürsu Pırnaz Yayla Yürüyüşünde (Göcek Yörük Göçü) çeşitli sohbetler arasında fırsat olursa dönüş yürüyüşünü de yapalım diye konuşmuştuk. Dedelerimiz yayladan güz dönüşünü “Ağrık” derlerdi. Yeterince at, katır, eşek yok. Güz dönüşünün yükünü azaltmak için yapılırdı. Genellikle 2 günde tamamlanırdı.
Yapalım, yapmayalım diye düşünürken zaman aralığı kıt olan eşim Dr Esen Demir’e Pırnaz’dan dönüş göçüne katılmak isteyen dostlar var ne dersin? diye sorunca “…iyi olur ama önce fedakar vefakar dostumuz İsmet Dim’i ara, olurunu al. Benim için sadece 23 Eylül uygun.” dedi. İçimden ‘eyvah o gün CHP Muğla İl kongresi var, ne yaparım?’ derken kongrenin 1 Ekim tarihine ertelendiğini duyunca epey rahatladım.
Kasaba dostlarımızdan Ali Hikmet Dizdar’ı aradım. “Berbat bir sezon geçirdik. Üzüm rekoltesi geçtiğimiz yılların yarısına bile ulaşamadı. Sıcaklardan kalite de düştü. Moralimiz bozuk. Çiftçinin hali perişan. Ne iktidardan ne de muhalefetten ilgilenen yok. Yürüyüşünüze katılalım da biraz modumuzu düzeltelim. İsa Ön öğretmenim de aradı. Biz; Ali Hikmet Dizdar, Osman Tuğrul, Selahattin Akbulut, Mehmet Lutfi Bıkmaz olarak 4 kişi katılıyoruz.”
Orta Asya’dan bu yana daha çok göçerlerin ya da yörüklerin sonbaharın başlarında yaptıkları yayla dönüşü, bir çeşit göç hareketidir. Komşumuz Çeçen - Çerkez kızı meşhur Kafkas Mantıcısı “Elina Karaçayır’a bir sohbetimizde biz Yayladan Ağrık Göçü ile Güz dönüşünün yükünü azaltırız” dediğimde; “Aaa bizim oralarda da yani Çeçenistan’da da ‘Arık göçü’ derler” dedi. Mersin Sarıkeçililer Dernek Başkanı Pervin Sarvan Çoban’da “…biz hala her yıl yaylada ürettiğimiz peynir gibi süt ürünleri ve diğer kışlıklar için ‘Arık Göçü’ yaparız” demişti.
Bizim Ağrık dediğimiz genelde Arık denilen kelimenin sözlüklerde anlamını araştırdım. Arık kelimesi genellikle erkek ismi olarak da kullanılıyor. 6-7 anlamı var. Bunlardan biri de “Taşınması kolay eşya, göçten önce gönderilen yük” olarak açıklanıyor.
Amcaoğlu emekli 1947 doğumlu Osman Ugan’a sordum. Eskiden ağrık göçüne hiç katıldın mı? “…13 yaşındaydım bir eşeğim vardı. Amcam Sarı Mustafa (Ugan), Kara Sait (Dim) Pırnaz’dan Göcek’e ağrık taşıyoruz. Yolculuğun birinci günü akşamı Nif Gedire’de tarihi han yanında konakladık. Yorgunluktan yıldızların altında hemen uyumuşum. Daha şafak sökmemiş, zifiri karanlık ‘kalk gidiyoruz’ dediler. Ben ne olduğunu anlayıncaya kadar onlar yola çıktılar gittiler. Beni beklemediler. Ben yalnız başıma kala kaldım. Bizim yörükler acımasızdır. Zar zor yükümü eşeğe yükledim. Yol falan bilmem. Eşeğimi salıverdim. Meğerse o yolu biliyormuş. Akşama Göcek’e geliverdim. 30 Ağustos 1960 yılıydı. Göcek Muhtarı Sait Demirel’i tahra ile doğramışlar. Unutamam”
Rahmetli Babam Mehmet Demir, bazı eşkiyalar ön kesmesin diye bir günde yayladan seyile (sahile - Alanya tarafında kıyıya) indiğini söylerdi.
Motorlu araçlar gibi çeşitli modern yaşam araç ve olanaklarının artması ile unutulmaya yüz tutmuş “Ağrık” dediğimiz göç genelde “Arık” deniliyor.
Ağrık yörük göçü için Pırnaz Yaylasında Göcekiçi’nde İsmet -Yalçın Dim yayla evinde buluştuk. Baş aşçı İsmet Dim enfes yemekleri, Şerif Şimşek’in muhteşem saz ve türküleriyle güzel bir akşam geçirdik. Sabahın ilk saatlerinde tarhana çorbasından sonra yola koyulduk. Rasık Dikici, İsmet Dim rehberliğinde biz Şükran Çubuğuuzun, Kudret Önal Eşi Hatice, Ormancı İlhan Gün, İzmir’den Bülent Kaynar, Kasaba ekibi, Göcek’ten emekli Necati Şenal, Dalaman’dan Taliye Bıyık ile birlikte öğleye dek Karafilli (Karanfilli)’ye kadar yürüdük. Mor çiçekli tarhana kekiği toplayarak yokuş aşağı ayaklarımız epey yorulmuştu. Kaptanlarımız İsmet Karakuş, Aydın Taşkın ve eşi Sadike ile Avni Hasan Koç bizi Kızlanoluk’a dek desteklediler. Çöğmen’de çay molası verdik. Köylülerimizle sohbet ettik. Akşamüstü Taşbaşından Zeynebim Göcekiçi Kafe restoranına kadar yürüdük.
Ölüme de göç diyen atalarımıza bu güzel anlamlı kültürü yaşayarak bizlere bırakanlara binlerce teşekkürümüzü sunarız. Yörükler Anadolu topraklarının en büyük koruyucularıdır. Yörükler oldukça Anadolu bağımsızlığını sürdürecektir.
Yürümek sağlıktır. Yaşamın temel öğelerindendir. Sizde her fırsat buldukça yürüyün.
Mustafa Kemal Atatürk'ün de çok sevdiği gençlik marşı “Dağ başını duman almış / Gümüş dere durmaz akar / Güneş ufuktan şimdi doğar / Yürüyelim arkadaşlar…” ile yolunuz yolumuz açık olsun.
Yayla turizmi gibi ülkemizin alternatif Turizm olanaklarını geliştirmeliyiz. Bugün 27 Eylül, Dünya Turizm Günü kutlu oldun.