EMRAH YILMAZ ÇAVUŞOĞLU


Agora Meyhanesi

Bu güzel şarkının yazarı Dr. Onur Şenli ile geçen yıl Prof. Dr. Ayhan Çıkın´ın cenazesinde Prof. Dr. Şadan Gökovalı sayesinde tanıştık


Bu    güzel   şarkının   yazarı  Dr. Onur    Şenli   ile    geçen  yıl    Prof. Dr.  Ayhan   Çıkın´ın   cenazesinde    Prof.  Dr.  Şadan   Gökovalı   sayesinde   tanıştık. Bornova   Semtindeki    cami  avlusunda    cenazenin   kalkma    saatini  beklerken   Şadan   Hocam,  kolumdan   tuttu   ?´Gel   Turgay   seni  birisiyle   tanıştıracağım´´ dedi. Biraz yürüdük  ve  ?´Agora   Meyhanesi´nin   güftesini   yazan  meşhur adam işte bu!!´´ dedi.  Arkadaşıyla   sarmaş  dolaş  oldu  ve  benimle  tanıştırdı. Ayaküstü   biraz  hoş  sohbet  ettik.  Onur  Bey, arkasında   Agora   Meyhanesi  şarkısının   güftecisi  olduğunu  belirten  kartını  bana verdi.  Hatıra   olarak   saklıyorum. 8  Eylül  günü  kaybettiğimiz   rahmetli  Onur  Şenli´nin   ölümüne  çok  üzüldüm. O  günü  anımsadım .  Dünya   gözüyle   gördüğümden   dolayı  ve  Onur  Bey   ile  tanışma  şerefine  nail  olduğum   için  Şadan  Hocamı   bir kez  daha  minnetle  andım. Dr. Onur  Şenli´nin   ruhu  şad  olsun. Işıklar  içinde  uyusun. Mekanı   cennet  olsun.  Artık   Agora  Meyhanesi   suskun. Gelin  bu  şarkının  nasıl  ortaya  çıktığını  alıntı  bir  yazıyla   okuyalım:

Bilmeyenimiz yoktur bu eseri ;

Ama benim gibi çok ilginç ve hazin hikayesini bilmeyenleriniz de çoktur diye tahmin ediyorum.

1890´da bir Rum olan kaptan Asteri , Balat çarşısında bir Meyhane açar.

Meyhanesine de Rumca ?meydan? anlamına gelen ?Agora? adını koyar.

Meyhane masa yerine kullanılan dev fıçıları ve ucuz şaraplarıyla kısa zamanda ün yapar.

Ama meyhanenin ününü artıran olay ilgisiz bir biçimde İzmir kaynaklıdır.

Aradan zamanlar geçer...

Tarih 1959´dur.

Onur Şenli adında bir tıp fakültesi öğrencisi

Komşu kızına aşık olur ama aşkına karşılık bulamaz.

Aşk acısı ona soluğu birçok zaman,

İzmir´in Agora semtinde aldırmaya başlar.

Çünkü Agora salaş meyhanelerin mekanıdır.

Bir gün bu salaş meyhanelerden birinde içtikten sonra eve gelir Ve bir mektup yazmaya başlar aşkına.

Mektup şöyle başlar:

?Sana bu satırları bir sonbahar gecesinin felç olmuş köşesinden yazıyorum.?

Onur Şenli

, Mektubun ileriki bölümlerinde fakına varır ki aslında bir mektup değil bir şiir yazmaktadır

. Şiirine de şu adı koyar:

Gece, Şarap ve Aşk

Onur, şiiri yayımlatmak için fakültenin dergisine gönderir

,Şiiri kabul edilir.

Şiir dergide tam basılmak üzereyken,

Ege Expresi gazetesinin kültür-sanat editörü tarafından görülür. Editör şiiri yayınlar ama adını değiştirerek.

Şiirin adı olur Agora Meyhanesi.

Şiir o kadar sevilir ki, dillere pelesenk olur.

Hatıra defterlerinde yer alır,

Sevgililerin kulaklarına fısıldanır.

Şarkısı yapılır,

Şarkıyı neredeyse ünlü olup da söylemeyen sanatçı kalmaz. Müzeyyen Senar, Zeki Müren, Gönül Yazar, Behiye Aksoy sadece bunlardan birkaçıdır.

Şarkıyı dinleyenler İzmir´deki

Agora´dan habersiz Balat´ta ki Agora Meyhanesi´ne akın ederler.

Çünkü şarkıdaki Agora Meyhanesi´nin burası olduğunu düşünmektedirler.

Haliyle geceleri burası hınca hınç dolmaya başlar.

Öyle popüler bir mekan olur ki tam 286 Türk Filmi´nin

Meyhane bölümleri burada çekilir.

Yani ucuz şarapların satıldığı meyhane

Türkan Şoray´ları, Fikret Hakan´ları, Ayhan Işık´ları, Cüneyt Arkın´ları ağırlamaya başlar.

2000´li yıllardan sonrada kaderine terkedilir,

Çöplük olarak kullanılmaya başlar.

AGORA MEYHANESİ

(Şiir,tam metin)

Sana bu satırları

Bir sonbahar gecesinin

Felç olmuş köşesinden yazıyorum

Beşyüz mumluk ampullerin karanlığında

Saatlerdir boşalan kadehlere

şarkılarını dolduruyorum

Tabağımdaki her zeytin tanesine

Simsiyah bakışlarını koyuyorum

Ve kaldırıp kadehimi

Bu rezilcesine yaşamaların şerefine içiyorum.

Burası agora meyhanesi

Burada yaşar aşkların en madarası

Ve en şahanesi

Burada saçların her teline bir galon içilir

Gözlerin her rengine bir şarkı seçilir

Sen bu sekiz köşeli meyhaneyi bilmezsin

Bu sekiz köşeli meyhane seni bilir

Burası agora meyhanesi

Burası arzularını yitirmiş insanların dünyası?

Şimdi içimde sokak fenerlerinin yalnızlığı

Boşalan ellerimde kahreden bir hafiflik

Bu akşam umutlarımı meze yapıp içiyorsam

Elimde değil

Bu da bir nevi namuslu serserilik

Dışarda hafiften bir yağmur var

Bu gece benim gecem

Kadehlerde alaim-i semaların raksettiği

Gönlümde bütün dertlerin hora teptiği gece bu

Camlara vuran her damlada seni hatırlıyorum

Ve sana susuzluğumu

Birazdan şarkılar susar, kadehler boşalır

Umutlar tükenir, mezeler biter

Biraz sonra bir mavi ay doğar tepelerden

Bu sarhoş şehrin üstüne

Birazdan bu yağmur da diner

Sen bakma benim böyle

Delice efkarlandığıma

Mendilimdeki o kızıl lekeye de boş ver

Yarın gelir çamaşırcı kadın

Her şeyden habersiz onu da yıkar

Sen mesut ol yeter ki ben olmasam ne çıkar?

Dedim ya burası agora meyhanesi

Bir tek iyiliğin tüm kötülüklere meydan okuduğu yer

Burası agora meyhanesi

burası kan tüküren mesut insanların dünyası."