Necdet Buluz


Afrin ve Menbiç´in önemi...

TSK´nın başlattığı ve çok büyük bir başarı ile sürdürülen Afrin´e yönelik "Zeytin Dalı Operasyonu" sona erdiğinde terör örgütlerinin tehdidinden kurtulacak mıyız?


TSK´nın başlattığı ve çok büyük bir başarı ile sürdürülen Afrin´e yönelik "Zeytin Dalı Operasyonu" sona erdiğinde terör örgütlerinin tehdidinden kurtulacak mıyız?

TSK´nın Afrin´e yönelik başlattığı operasyon karadan ve havadan devam ediyor. Ancak Afrin operasyonu başarıyla tamamlansa da sınırda PYD/YPG´nin terör baskısı sona ermiş sayılamaz. Çünkü Türkiye´nin Suriye sınırı 911 kilometre uzunluğunda. Bunun 592 kilometresi PYD/YPG denetiminde. Afrin temizlenirse bu uzunluk 422 kilometreye inmiş olacak.

Bu nedenle Afrin´den sonra Menbiç´teki terör yuvalarının da temizlenmesi gerektiği bu açıdan önem taşıyor. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı açıklamalarda "Afrin´deki temizlikten sonra sırada Menbiç var, oradaki terör yuvalarını temizleyeceğiz" diyor.

Afrin, Esad yönetiminin Temmuz 2012´de çatışmaksızın PYD/PKK´ya devretmesiyle, örgütün iç savaş boyunca en fazla yuvalandığı alanlardan oldu.

Coğrafi yükseltileri nedeniyle Kilis´in merkezi ve Hatay´ın önemli bölümü Afrin´deki örgütün ateş menzilinde kalıyor. Örgüt uzun yıllardır Amanos Dağları´nı Suriye´den Türkiye´ye sızmak için kullanıyor.

PYD/PKK, Suriye´nin kuzeybatısından Akdeniz´e çıkmak için de Afrin´e bel bağlıyor. Terör örgütü, Afrin üzerinden Fırat Kalkanı ve İdlib çatışmasızlık bölgesini de tehdit ediyor. Afrin´i PYD/YPG´den temizlemek Suriye sınırındaki ABD destekli terör yapılanmasını sona erdirmiyor.

Suriye topraklarının dörtte biri (47 bin kilometrekare), Türkiye-Suriye sınırının da yüzde 65´i (yaklaşık 533 kilometre) terör örgütü PYD/PKK´nın işgali altında bulunuyor. Türkiye, 2016´ta düzenlediği Fırat Kalkanı Harekâtı´yla sınırın Suriye tarafındaki 2 bin kilometrekarelik bir bölgeyi DEAŞ´tan temizlemişti.

Şu anda TSK´nın korumasındaki ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) denetimindeki bölge Fırat Nehri´nin batısında Azez´den Cerablus´a kadar uzanıyor. Fırat Kalkanı Harekâtı sadece Türk sınırındaki DEAŞ tehdidini ortadan kaldırmakla kalmadı, iki özerk Kürt bölgesi Afrin ve Kobani arasında bir tampon bölge oluşturdu ve PYD/YPG´nin Suriye´de Türkiye sınırı boyunca uzanan bir koridor oluşturmasını engelledi.

Türkiye, Suriye´nin kuzeybatısındaki İdlib´e de asker gönderdi. Bölge, Mayıs 2017´de Türkiye, İran ve Rusya arasında imzalanan anlaşmayla çatışmasızlık bölgelerinden biri haline geldi. Yapılan ateşkes anlaşmasının ardından, TSK Ekim 2017´de İdlib´e girerek, gözlem noktaları oluşturdu.

 İdlib´e asker konuşlandırmak, aynı zamanda Türkiye´nin Afrin´in güneyinde de bir askeri varlığa sahip olmasını sağladı. Afrin´e girmek, Suriye´deki PYD/YPG´nin yükselişini önlemeyi amaçladığından Türkiye´nin Fırat Kalkanı Harekâtı´nın devamı niteliğinde.

Afrin, Türkiye´nin sınırının hemen ötesinde, bölgede YPG ve TSK arasındaki çatışmalar aylardır sürüyor. Bu arada Türkiye´nin desteklediği muhalif gruplar ile bazı radikal örgütler, Afrin´in doğusu ve güneyindeki önemli bölgeleri elinde tutuyor.

Bölgedeki son gelişmelere de kısaca göz atalım:

YPG´nin Kadın Koruma Birlikleri (YPJ) ve Afrin bölgesinde faaliyet gösteren Öz Savunma Güçleri, herhangi bir saldırıya direneceklerini duyurdu. Silah ve diğer askeri malzemeleri kullanabilen siviller de, yerel güçlerin savunma hazırlıklarına yardımcı olmak için Öz Savunma Güçleri bürolarına gitti.

Afrin demek, 10 bin kilometrekare demek Afrin bölgesi de teröristlerden temizlenirse, Türkiye´nin güney sınırında yaklaşık 10 bin kilometre karelik bir alan Türkiye nüfuzunda olacak. Bu da PYD/YPG´nin denetimindeki alanın 37 bin kilometrekareye inmesi anlamını taşıyor.

Türkiye´nin tampon bölge kurmayı planladığı alanlar 5 bin kilometre kare civarındaydı. Fırat Kalkanı Harekâtı ile 2 bin kilometrekarelik bir alan DEAŞ´tan alındı. Türkiye ile nüfuz bölgeleri arasında neredeyse bir ada gibi kalmış olan Afrin tehdidi bertaraf edilerek diğer iki kanton (Kobani ve Cizre) için de önemli bir uyarı yapılmış olacak.

Özetleyecek olursak, Türkiye (Rusya ve ABD´den sonra) Suriye topraklarında en büyük nüfuz alanı oluşturan üçüncü ülke olarak daha sonra yapılacak anlaşmalarda da elini kuvvetlendirmiş olarak masada olacak. Afrin´de oluşacak askeri başarıyı bu pencereden görmekte de yarar var.

Amerika´nın "Gelin birlikte çalışalım ve güvenli bölge oluşturalım" çağrılarının kandırmaca, aldatmaca ve zaman kazanmaya yönelik olduğunu görmekteyiz. Bu nedenle başlattığımız operasyonlar sürdürülmeli ve kendi göbeğimizi de kendimiz kesmeliyiz.